"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." - Mustafa Kemal Atatürk

KAMU EMEKÇİLERİ OLARAK GEÇİNEMİYORUZ.
KAMU EMEKÇİLERİ OLARAK GEÇİNEMİYORUZ.
Hükümetin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle ülkemizin içinden geçtiği ekonomik krizin her geçen gün derinleşmesiyle kamu çalışanları ve sabit ücretle çalışan nüfusun yarısına yakını asgari ücret, veya asgari ücretin sadece biraz üzerinde maaş alıyor. Kamu çalışanlarının ve sabit gelirli vatandaşlarımızın emeği ve alın teri emekçilerden alınarak bir avuç rantçıya aktarılması nedeniyle insani en temel ihtiyaçları olan barınma, beslenme, sağlık, enerji, ulaşım gibi ihtiyaçlarına ve çocuklarının eğitimine bile yetmiyor. Emekçiler için ev araba almak hayal olmaktan bile çıkmış, meyve sebze taneyle alınır, kırmızı et ise hayal olmuştur.
Türkiye’de son yıllarda yaşanan yüksek enflasyon, özellikle sabit gelirli kesim olan memurlar üzerinde ciddi ekonomik baskı yaratmaktadır. Maaş artışlarının enflasyon oranının çok altında kalması, memurların alım gücünü düşürmekte ve temel insani ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmalarına yol açmaktadır.
Kamu hizmetlerinin etkin ve sürdürülebilir şekilde yürütülmesi, doğrudan doğruya kamu görevlilerinin iş tatmini, yaşam kalitesi ve ekonomik refahı ile ilişkilidir. Bu bağlamda, memurların geçim koşulları ve özlük hakları yalnızca bireysel bir mesele değil, aynı zamanda kamu hizmetinin verimliliği açısından da kritik öneme sahiptir. Son yıllarda artan enflasyon, hayat pahalılığı ve reel gelirlerdeki erime, KAMU EMEKÇİLERİNİN geçim sıkıntısını derinleştirmiştir. Bu durum, kamu çalışanlarının moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte; kamu hizmetlerinin kalitesini zedelemektedir. Kamu emekçileri ve emeklilerimizin insanca yaşayabilmeleri için;
TALEPLERİMİZ
1-Maaş Artışlarının Gerçek Enflasyona Göre Belirlenmesi
TÜİK’ in açıkladığı sahte enflasyon verileri nedeniyle kamu emekçilerinin alım gücü ve maaşlarındaki artışlar gerçek enflasyonun çok altında kalmıştır. Enflasyon farkının altı ayda bir değil düzenli ve gecikmesiz olarak her ay düzenli olarak maaşlara yansıtılması gereklidir. Ayrıca alım gücünün korunmasına yönelik reel artışlar yapılmalı ve refah payı verilmelidir.
2-Kamu Lojmanlarının Arttırılması ve Kira Yardımı
Hızla artan konut kiraları, memurların barınma masraflarını karşılamasını güçleştirmektedir. Kamu lojmanlarının yetersizliği ve düşük sayıda olması da bu sorunu derinleştirmektedir. Memurlara günün şartlarına göre kira desteği verilmesi ve kamu lojmanlarının artırılması barınma sorununu hafifletecektir.
3-Liyakat Sisteminin Güçlendirilmesi
Kamu hizmetlerinin adil, etkili ve verimli bir şekilde yürütülmesi için Liyakat sistemi anayasal güvence altına alınarak kamu vicdanında önemli bir yer tutması gerekmektedir. Kamuda atamalar ve görevde yükselmeler kişilerin sadece siyasi, akrabalık veya hemşerilik gibi bağlantılarla değil; bilgi, yetenek, eğitim ve deneyimlerine göre göreve gelmelerini sağlamalıdır. Atama ve terfi süreçlerinde objektif kriterlerin uygulanması, memurların kariyer planlamasını daha sağlıklı yapmasını sağlar. Liyakat esaslı bir sistem, devlete güveni artırır, kamu hizmetlerini iyileştirir, sosyal adaleti sağlar.
4-Toplu Sözleşme Süreçlerinin Şeffaflaştırılması
Kamu çalışanlarını temsil eden sarı ve yandaş yetkili sendikaların, toplu sözleşme görüşmelerinde yeterince etkili olamaması, memurların hak arama yollarını daraltmakta ve maaş artışlarında gerçekçi sonuçlar alınmasını engellemektedir.
Sendikaların müzakere gücünü artıracak GREVLİ TOPLU SÖZLEŞMELİ yasal düzenlemeler yapılmalı, hiçbir yetkisi olmayan Hakem Heyetinin varlığı ortadan kaldırılmalı kamu işveren tarafının önerilere açık olması sağlanmalıdır.
5-Emeklilik Sistemi Reformu
Memurlar, aktif görevde aldıkları maaş ile emekli olduklarında aldıkları maaş arasında büyük fark olması nedeniyle EMEKLİ OLMA HAKLARI ELLERNDEN ALINMIŞTIR. Emekli ve emekli olacak memurların emeklilikte gelir kayıplarının önlenerek yaşam standartlarını koruyarak insanca yaşayabilecekleri bir maaş alabilmeleri için yeni düzenlemeler yapılmalıdır.
Bu kapsamda; Emekli maaşlarının görevdeki maaşa orantılı şekilde artırılması, en düşük memur emekli maaşının yoksulluk sınırı üzerine çıkarılması, görevdeyken alınan ek ödemelerin emekli maaşına yansıtılması, 3600 ek gösterge hakkının tüm kamu çalışanlarına verilmesi, ikramiye hesaplamasında tüm hizmet süresinin dikkate alınması, ikramiye tavanının kaldırılması veya günümüz ekonomik koşullarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir.
6- Sonuç
Memurların ekonomik refahı ve özlük haklarının iyileştirilmesi, sadece bireysel yaşam kalitelerinin artırılması açısından değil, kamu yönetiminin genel işleyişinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi açısından da zorunludur. Uzun vadeli ve yapısal çözümler üretilmedikçe, kamu hizmetlerinde yaşanacak aksaklıkların toplumun tüm kesimlerine yansıyacağı unutulmamalıdır. Bu nedenle, hem ekonomik hem de yönetsel açıdan memurların taleplerinin dikkate alındığı kapsamlı bir reform ihtiyacı kaçınılmazdır.
Yaşasın Onurlu Mücadelemiz.
Yaşasın Kültür Sanat-İş Yaşasın Birleşik Kamu-İş